Seyyid Abdülkadir “rahmetullahi aleyh”, Hindistan’da yaÅŸamış büyük Evliyadandır.
O devirde hasta olan, Ona başvurur, duasını alarak sıhhate kavuşurdu.
Nitekim ÅŸöyle anlatılır:
Bu zatın yaÅŸadığı Mültan ÅŸehrinde bir kemik hastalığı yayılmıştı bir zaman.
Öyle ki, bu derde yakalanan kimse, ölüyordu.
Bu zatın talebesinden Gıyaseddin adında bir genç, ekseri Cuma geceleri, Resulullah efendimizi “aleyhisselam” görürdü rüyasında.
Yine bir Cuma gecesi gördü Efendimizi “aleyhisselam”.
Peygamberimiz “aleyhisselam”, ona bir tüylü kanat verip;
- Bu kanadı, seyyid Abdülkadir'e ver. Hasta olan bir uzva bunu dokundurur ve o hastaya on İhlas-ı ÅŸerif okursa, Hak teâlâ elbette ÅŸifa yaratır, buyurdu.
Uyandığında elindeydi
Gıyaseddin uyandığında, Resulullahın “aleyhisselam” verdiÄŸi o tüylü kanat elindeydi.
Seyyid Abdülkadir hazretleri “rahmetullahi aleyh” de böyle bir rüya gördü o gece,
Resulullah efendimiz “aleyhisselam” ona da;
- Ey oÄŸlum! Sana Gıyaseddin’le bir tüylü kanat gönderiyorum. Onu, tarif üzere hastalara tatbik edersen Hak teâlâ onunla ÅŸifa verir, buyurdu.
Gerçekten o kanadın öyle çok faydası oldu ki, kısa zaman içinde hastaların sayısı azaldı ve hiç kalmadı.
Ve artık o hastalık görülmedi o beldede.
KardeÅŸim Ömer
Bu zat bir sohbetinde şunu anlattı sevdiklerine:
Bir gün Peygamber efendimiz “aleyhisselam”, hazret-i Ömer’e radıyallahü anh;
- Ey kardeÅŸim Ömer, bana da dua et, buyurmuÅŸtu.
Hazret-i Ömer radıyallahü anh;
- Ben bu KardeÅŸim sözünden daha güzel, daha tatlı bir kelam duymadım, demiÅŸtir.
Eshabı kiram;
- Yâ Resulallah, sizin de duaya ihtiyacınız var mı? diye sordular.
Cevaben;
- Siz dua edin, faydası edene mi, yoksa edilene mi olur, o belli olmaz, buyurdu.
Bunu anlattıktan sonra;
- Bir Müslümandan dua almak, altın lira almaktan hayırlıdır, buyurdu.
|