İmam-ı Åžarani hazretleri “rahmetullahi aleyh” anlatıyor:
Bir kimse ticari bir seferden dönüyordu ki, haramiler, onun kıymetli mallarla döndüÄŸünü öÄŸrenip kestiler yolunu.
Tüccar, çaresizlik içinde açtı ellerini ve;
- YetiÅŸ ya Seyyid-i Ahmed Bedevi! dedi.
O anda nurlu bir zat belirdi yanında.
Beyaz bir at üzerindeydi.
Bu nurlu zat Ahmed-i Bedevi hazretlerinin kendisiydi.
Ve tek başına kaçırttı haydutları o bölgeden.
Merkebim gelmedikçe
Bir Müslüman da merkebini kaybetmiÅŸti o devirde.
Çok aradı, bulamadı.
Son çare Ahmed-i Bedevi hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” türbesine gelip yardım istedi bu büyük Veli’den.
Åžöyle ki;
Yâ Seyyid hazretleri! “rahmetullahi aleyh” Ahdolsun ki merkebim buraya gelmedikçe buradan gitmeye niyetim yoktur, dedi.
Ve beklemeye başladı.
Yardım edeceÄŸine güveni çoktu.
Aradan birkaç dakika geçmemiÅŸti ki, kapı önünde sesini duydu merkebinin.
İmdat yetişmişti.
Bir Fatiha daha okuyup gönderdi mübarek ruhuna.
Ve merkebine binip evine gitti.
Namazın mânâsı
Bir gün de;
- Namazın kelime mânâsı nedir efendim? diye sordular bu zata.
- Namaz, dua demektir, buyurdu.
Ve ilave etti:
- Âkıl ve balig olan her Müslümanın, beÅŸ vakit namaz kılması farzdır.
- Ya kılmazsa efendim?
- Özürsüz namaz kılmayanın imanının gitmesinden korkulur, buyurdu.
Ve daha açıkladı:
- Yani namaza önem vermez, kılmadığına hiç üzülmez, kaza etmeyi düÅŸünmez, azabından da korkmazsa, imanı gider.
|