Said bin Cübeyr “kuddise sirruh” hazretleri, ilmiyle amil olan büyük Velilerdendi.

Günahlarını düÅŸünüp çok aÄŸlamasından, gözlerinin görmesi azalmıştı.

Gece, Kur’an-ı kerim okurken bir azab ayetine rastlasa, onu tekrar tekrar okur, hıçkıra hıçkıra aÄŸlardı.

Bazen sabaha kadar sürerdi bu aÄŸlaması.

Bir gece de; (Ey mücrimler! Bugün sevdiklerimden ayrılınız!) âyet-i kerimesini okumuÅŸ, sabaha kadar aÄŸlamıştı.

Bu zat, kimsenin yüzüne karşı nasihat etmez, ortaya söylerdi.

Bir gün Ona;
- Zikir nedir efendim? dediler.

Cevaben;
- Zikir, Ä°slamiyet’e uymaktır, buyurdu.

Ve açıkladı:
- Yani Ä°slamiyet’e tam uyan bir kimsenin her hareketi zikirdir. EÄŸer böyle deÄŸilse, eline tesbih alıp, binlerce Allah Allah Allah… dese de zikretmiÅŸ sayılmaz.

En mühim vazifemiz

Bir gün de mahallenin gençleriyle sohbet ediyordu ki, bir ara;
- Bu gün Müslümanların en mühim vazifesi nedir biliyor musunuz? diye sordu.

- Bilmiyoruz efendim, dediler.
- En mühim iÅŸ, unutulmuÅŸ bir sünneti meydana çıkarmak ve Ä°slamiyet’i yaymaktır, buyurdu. Allahü teâlânın ve Resulullahın “aleyhisselam” rızası bu iÅŸtedir.

Sordular:
- Yani Ä°slamiyet’i öÄŸrenmek ve baÅŸkalarına öÄŸretmek mi hocam?
- Evet. Hadis-i ÅŸerifte mealen; “UnutulmuÅŸ bir sünnetimi meydana çıkarana yüz ÅŸehit sevabı vardır” buyuruldu.

Sordular yine:
- Burada Sünnet’ten kasıt nedir hocam?
- Allahü teâlânın emir ve yasaklarıdır. Bunları önce kendimiz öÄŸreneceÄŸiz. Sonra da aile efradımıza öÄŸreteceÄŸiz.

- Ya öÄŸretmezsek efendim?
- ÖÄŸretmezsek, çok piÅŸman oluruz ahirette.