Maruf-i Kerhi hazretleri “rahmetullahi aleyh”, abdesti bozulunca hemen tazeler, bir an bile abdestsiz durmak istemezdi. 
 
Dicle kenarında uyumuştu bir gün. 
Uyanınca, teyemmüm etti hemen. 
 
Yanındakiler; 
- İşte Dicle efendim, dediler. Su varken niçin teyemmüm ettiniz? 
 
Cevaben; 
- Dicle’ye kadar ömrüm var mı bakalım? buyurdu. Zira ecel ani gelir çoğu zaman. 
 
Ve ekledi: 
“Dicle’ye, teyemmüm alıp da gideyim”, diye düşündüm. Bu arada ölürsem, abdestsiz ölmeyeyim, dedim. 
 
Oruçlu değil miydiniz? 
 
Bir gün de Ramazan-ı şerif haricinde nafile oruca niyetlenmiş olarak çarşıya gidiyordu ki, bir ara sebil su dağıtan bir kesmeyi gördü yol kenarında. 
 
Adamcağız; 
- Bu sudan içenden Hak teâlâ razı olsun! diye bağırıyordu yüksek sesle. 
 
Bu duayı işitince durdu. 
Ve alıp içti o sudan. 
 
Bunu gören bir yakını; 
- Siz oruçlu değil miydiniz efendim? diye sordu bu zata. 
 
Cevaben; 
- Evet, nafile oruca niyet etmiştim, buyurdu. Ama sebilcinin duasını işitince bozdum orucumu. Belki kabul olur da Hak teâlânın rızasına kavuşurum diye ümitlendim. 
 
Ve ekledi: 
- Zira cenâb-ı Hakk’ın rızası nerdedir, belli olmaz. 
 
Azabtan kurtulmak için 
 
Bir gün de; 
- Ahirette azabtan kurtulmak için ne yapmalı? diye sordular bu zata. 
 
Cevabında; 
- Ehl-i sünnet âlimlerine uyan veya onların kitabını okuyan, azabtan kurtulur, buyurdu. 
 
Ve ekledi: 
- Gayemiz, bir kişiyi olsun küfürden kurtarmaktır.
   |