Sehl bin Abdullah Tüsteri hazretlerinin “rahmetullahi aleyh” gençliÄŸinde annesinden çok mal kalmıştı kendisine.
Tamamını şehrin fakirlerine dağıttı.
Kimde ne alacağı varsa, onlara bağışlayıp hakkını helal etti herbirine.
Sonra Kâbe’yi tavaf için yollara düÅŸtü.
Kendi kendine;
“Bak ey nefsim, dünya ile iÅŸin kalmadı”, dedi. “Tamamen iflas ettin. Sana, bundan sonra ahiret lazım. Sakın dünyalık bir ÅŸey isteme benden. İstesen de vermeyeceÄŸim. Ya yola gelirsin, ya da yanarsın ateÅŸte”.
Sonra Kûfe’'ye vardı.
O gün balık ekmek istedi canı.
Hem de ÅŸiddetle istiyordu.
Ama yapmadı nefsinin bu arzusunu.
Dolap beygiri
Az ilerde bir un deÄŸirmeni ve etrafında dönen bir dolap beygirini görüp, yanaÅŸtı deÄŸirmenciye.
- Åžu dönen beygir için ne ücret ödüyorsun?
- İki dirhem.
- İstersen, ben bu işi bir dirheme yaparım.
Adam;
- Peki yap, deyince, geçti atın yerine.
O gün akÅŸama kadar, su çekti deÄŸirmene.
AkÅŸam bir dirhem ücretini alınca, nefsinin istediÄŸi balık ekmekten aldı ve;
- Bak ey nefsim, isteÄŸin oldu. Sen de Hak teâlâya ibadet yapacaksın, dedi. Benden, günah olmayan bir ÅŸey istersen, bu kadarcık meÅŸakkate katlanacaksın. Ama günah bir ÅŸey isteme sakın, zira kavuÅŸamazsın.
İman nedir?
Bir gün bazı sevdikleri;
- İman nedir efendim? diye sordular bu zata.
Cevabında;
- İman, Peygamber efendimizden “aleyhisselam” gelen haberlere, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiÄŸi gibi inanmak ve inandığını söylemektir, buyurdu.
Sordular yine:
- İman artar ve azalır mı efendim?
- İmam-ı a’zam hazretleri, artmaz ve azalmaz, buyuruyor. Yani iman, kalbin tasdik etmesi, kabul etmesi, inanması demektir ki, inanmanın azı, çoÄŸu olmaz.
|