Seyyid Abdülkadir-i Geylani “kuddise sirruh” hazretleri, henüz küçükken, güzel ahlakı ile temayüz etmiÅŸti.
Onsekiz yaşında büyük bir âlim oldu.
İnsanlara vaaz-ü nasihata baÅŸladığında öyle büyük ilgi ve alaka uyandırdı ki, cemaat medreseye sığamaz oldu.
Medrese etrafındaki bütün evler yıkılıp medreseye katıldı.
Bütün BaÄŸdat halkı, genç ihtiyar herkes inÅŸaatta bilfiil çalıştılar.
Bu da kifayet etmeyince sahraya çıktı.
İnzivaya çekildi oralarda.
YirmibeÅŸ sene, kendisini gizledi.
Çok riyazet yapıp nefsini ıslah etti.
Kırk sene müddetle, gece sabahlara kadar uyumayıp, ibadetle geçirdi gecelerini.
Emr-i marufu bırakma!
Bir gün, nasihat isteyen bir gence;
- Emr-i marufu elden bırakma, buyurdu Fakirlere ve mücahitlere mal ile yardım yap! Günah iÅŸlemekten kork! Fakir olunca da üzülme! Allahü teâlâ servet de ihsan eder.
Delikanlı memnun olmuştu.
- BaÅŸka efendim?
- Din kardeÅŸlerinin sıkıntılarını gider. Büyüklerimiz, kendileri için deÄŸil, baÅŸkalarına yardım için çalışıp kazanmışlardır.
Åžöyle bitirdi:
- Hocalarının yanında edebli ol! Zira üstaddan, ancak edebli olanlar istifade eder.
Güler yüzlü ol!
Biri de nasihat istedi bu zattan.
Ona buyurdu ki:
- Aile efradınla tatlı sözlü, güler yüzlü ol! Allahü teâlânın emir ve yasaklarını öÄŸret onlara.
Ve ekledi:
- Her halinde İslam’a uy! Çoluk çocuÄŸunu da Cehennem ateÅŸinden koru. Allah dostlarının, Evliya zatların hayat hikayelerini oku. Çocuklarına da anlat!
Son olarak;
- Hiç kimseyi gıybet etme! Gıybet yapanı da sustur! buyurdu.
|