Sehl bin Abdullah-ı Tüsteri hazretleri “rahmetullahi aleyh”, asrının bir tekiydi.
Üstadı olan Zünnun-i Mısri hazretlerine karşı çok edebliydi.
Åžöyle ki; O hayatta iken dini bir konuda aÄŸzını açmadı.
Kendisine bir sual sorsalardı, üstadına edebinden cevap vermezdi.
Ama bir gün;
- Kardeşlerim! Dini bir sualiniz varsa sorun, cevap vereyim, buyurdu yakınlarına.
Onlar çok ÅŸaşırıp;
- Hayırdır, dediler. Yılardır dini konularda konuşmazdınız, hikmeti nedir ki şimdi İstediğinizi sorun diyorsunuz?
Üstad hayatta iken
Cevaben;
- İnsanın hocası hayattayken dinden konuşması, edebe aykırıdır, buyurdu.
Araştırdılar.
Aynı gün hocasının vefat ettiÄŸini öÄŸrendiler.
Ömrünün sonlarında hasta oldu mübarek zat.
Öyle ki, eli ve ayakları hareket etmiyordu.
Ancak günde beÅŸ defa, namaz vakitlerinde azalarına kuvvet gelir, namazlarını ayakta kılardı yine.
Ruhunuzun katili olmayın
Bir gün sevdikleriyle sohbet ediyordu ki;
- Ruhunuzun katili olmayın! buyurdu. Bilakis onu besleyin.
Sordular:
- Ruh nasıl beslenir ki efendim?
Bu suale, sualle cevap verdi:
- Her gün, üç öÄŸün yemek yiyoruz deÄŸil mi?
- Evet efendim.
- Yemezsek ne olur?
- Hasta oluruz efendim.
- Daha da yemezsek?
- Ölürüz.
Buyurdu ki:
- İşte ölmemek için nasıl gıdaya ihtiyaç varsa, ruhumuzun da ölmemesi için gıdaya ihtiyacı vardır. Ruhun gıdası dini ilimdir, fıkıh bilgileridir, namazdır, oruçtur, Kur’an-ı kerim okumaktır…
|