Hübeyret-ül Basri “rahmetullahi aleyh”, Allah adamlarındandır.
Bir gece aşk-ı ilahiyle ağlıyordu ki, gaibden kulağına bir nida geldi.
- Ey Hübeyr! Bütün günahların maÄŸfiret edildi. Git, Huzeyfe-i Mer’aÅŸiye hizmet et! deniyordu.
Bu manevi iÅŸaret üzerine o gün düÅŸtü yola.
Ve gidip katıldı bu zatın halka-i tedrisine.
Bir seneye varmadan, tam yetiÅŸti,
Ve mutlak icazet aldı hocasından.
Dünya muhabbetini, attı gönlünden.
Devamlı aÄŸlar ve yaÅŸ dökerdi gözünden.
O kadar ki, insanlar haline acır ve;
- Bu zatın eceline az kaldı, derlerdi.
Onun tek düÅŸüncesi, ölüm ve ahiretti.
Tek gayesi, insanları ateşten kurtarmaktı.
Bu gaye uÄŸruna geçirdi her gününü.
Ve insanlara hizmette tamam etti bir ömrünü.
Nasihat dinlemiyorlar
Bir gün biri gelip;
- Efendim, çocuklarıma nasihat ediyorum, dinlemiyorlar. Acaba sebebi nedir? diye sordu.
Cevaben;
- Bir nasihat dinlenmiyorsa, bunun iki sebebi vardır, buyurdu.
Adam sordu:
- Onlar nedir hocam?
- Ya dinleyenlerin kalbleri günah iÅŸlemekten kararmıştır. Ya da nasihat eden, söylediÄŸini kendi yapmıyordur.
Ben dediklerimi yapmıyorum
Adam düÅŸünceye daldı ve
- Ben söylediklerimi yapmıyorum, dedi yavaÅŸça.
Buyurdu ki:
- Öyleyse sebep budur.
Bir gün de cemaatine;
- Kimseye kötü gözle bakmayın, yani kibirlenmeyin, kendinizi Cennetlik, baÅŸkalarını Cehennemlik görmeyin, buyurdu. Çünkü sonu ne olur, bilinmez. Bir kimse, ömür boyu imanlı yaÅŸar da, son anda tersine dönebilir. Yahut bir ömür küfürde geçer de, son anda imanla ahirete gidebilir.
|