Bir gün, Gavs-ül azam Seyyid Abdülkadir-i Geylani hazretleri “rahmetullahi aleyh”, pek fazla susamıştı.
Ama içecek su yoktu.
Zira çölün ortasındaydı o anda.
Hak teâlâ Ona bir bulut gönderdi ve ondan bir yaÄŸmur boÅŸandı ki, sormayın.
Kana kana içip ferahladı mübarek zat.
O sırada, bir ışık peyda oldu bulutta.
İçinde bir de suret gibi bir ÅŸey gördü hatta.
Ve bir ses.
Kendisine hitaben;
- “Ey Abdülkadir! Ben, senin halikınım. Bütün haram ÅŸeyleri, sana helal kıldım!” diyordu.
Bunu iÅŸitince;
- Kezzebte ya kezzab! buyurdu hiddetle.
Yani yalan söylüyorsun ey yalancı! buyurdu.
Zira kendisine hitab eden, şeytandı.
Şeytanı nasıl bildin?
Åžeytan bu defa;
- Ey Abdülkadir! Sana, benim vesvesem hiç tesir etmedi. Halbuki ben bu yolla, nice tasavvuf ehlini aldatıp, doÄŸru yoldan çıkarmıştım, dedi.
OÄŸlu, merak edip;
- Babacığım, onun şeytan olduğunu nasıl bildin? diye sordu.
Cevaben;
- Gayet kolay, buyurdu.
- Nasıl kolay babacığım?
- Evladım, o melun bana; Ey Abdülkadir! Her günahı sana helal kıldım dedi. Halbuki Resulullah efendimiz “aleyhisselam” her haramdan kaçmıştı. Allahü teâlâ haramı Ona bile helal kılmazken bana helal kılar mı? İşte bundan anladım.
En büyük düÅŸman
Bir gün de sohbetinde;
- İnsanın en büyük düÅŸmanı, kendisidir, buyurdu.
Dinleyenler şaşırdılar:
- İnsanın düÅŸmanı kendisi midir efendim?
- Evet. Herkes düÅŸmanı dışarıda arar. Halbuki insanın içinde öyle bir düÅŸman var ki, bütün düÅŸmanlar, onun yanında hiç kalır. O da kendi nefsidir.
|