Seyyid Ebül Vefa hazretleri “rahmetullahi aleyh” BaÄŸdat’ta bir camide kısa bir sohbet yapmıştı.
Cemaate öyle çok tesir etti ki, kalb gözü açıldı dinleyenlerin.
Mest oldular.
Sultan, tebdil-i kıyafetle gelip, bütün cemaati nura gark olmuÅŸ ve kendinden geçmiÅŸ halde görünce, ÅŸaÅŸkın halde saraya geldi.
Ve emretti baÅŸ vezire:
- Bir kabın içine bir miktar hamur koyup, Ebül Vefa'ya götür. Sultanımızın sana selamı var. Erkek ve kadınlardan bir meclis kurmanı istiyor de kendisine.
Baş vezir, hamur kabıyla geldi huzura.
Ancak büyük Veli’nin heybet ve azametinden korkup, söyleyemedi sultanın dediÄŸini.
Fakat büyük Veli;
- Yakın gel ey vezir! buyurdu. Sultan bize yaÄŸ ve bal mı gönderdi?
BaÅŸ vezir,
- Hayır, deyip uzattı kutuyu.
Ama kutu açılınca ÅŸaÅŸkına döndü.
Zira yaÄŸ ve bal vardı kutunun içinde.
Ve sordu Vezire:
- Sultan bizden, erkek ve kadınlardan bir meclis kurmamızı mı istiyor?
Şaşkın bir halde;
- Evet efendim, dedi.
Cevabımız kutunun içinde
Büyük Veli, içerden bir kutu getirip uzattı baÅŸ vezire.
- Bu kutuyu sultanınıza ver, buyurdu. Cevabımız, bu kutunun içindedir.
Vezir, arzetti o kutuyu sultana.
Kutunun içinde bir miktar ateÅŸ koru ile biraz pamuk, ikisinin arasına da bir küme kar yerleÅŸtirmiÅŸti mübarek zat.
Demek istemişti ki; Erkeklerin şehveti, ateş koruna benzer, kadınlarınki ise pamuk gibi olup, bir yerde durmaları tehlikelidir. İkisinin arasına kar konursa, ateş pamuğu yakamaz.
Sultan bu manzarayı görünce, anladı bundaki ince mânâyı.
Anladı ama vazgeçmedi inadından.
|