Bir gün de Ebül Vefa hazretleri “rahmetullahi aleyh” berberde tıraÅŸ oluyordu ki, tıraşın yarısında kalkıp, hızla bir yöne doÄŸru koÅŸturdu.
Berber merak etti haliyle.
Niçin böyle acele gittiÄŸine bir mânâ veremedi.
Ancak yarım saat sonra geri gelip oturdu yine berber koltuğuna.
Berber tıraşa başlayıp;
- Merak ettim efendim. Az önce öyle acil olarak nereye gitmiÅŸtiniz diye sordu.
- Falan köye gitmiÅŸtim, buyurdu. Orası deniz kenarıdır ve buraya bir günlük mesafededir.
O parayı al, bana getir!
Ve rica etti ona:
- Sen yarın yola çıkıp o köye var. Orada ÅŸöyle ÅŸöyle bir kimse olacak. Onu bul ve kendisine; (Siz denizde seyahat ederken, Fırtınaya tutuldunuz. Tam geminiz batacaktı ki, eÄŸer kurtulursak, Ebül Vefa hazretlerine onbin dinar vereceÄŸiz diye nezrettiniz. O esnada başı yarım tıraÅŸlı biri gelip geminizi düzeltti ve kurtuldunuz) diye söyle.
Ve ekledi:
- O parayı alıp bana getir.
Berber;
- BaÅŸ üstüne efendim, dedi ve gidip buldu o adamı.
Bunları söyleyince adamcağız çıkarıp verdi ona onbin dinarı.
Üstelik de teÅŸekkür etti kendisine.
Gıybet, kul hakkına girer
Bir gün de gıybetten sordular bu zata.
Cevaben;
- Gıybet günahı, zina günahından zordur, buyurdu.
Sordular:
- Hikmeti ne efendim? dediler.
- Çünkü zinanın tövbesi kabul olur, gıybetinki olmaz.
- Peki ne yapmamız lazım efendim?
- HelallaÅŸmaktan baÅŸka çaresi yoktur.
- Neden efendim?
- Çünkü bu, kul hakkına girer. Kul hakkını dünyada ödemek kolaydır. Ama ahirette çaresi bulunmaz.
|