İmam-ı azam Ebu Hanife hazretleri “rahmetullahi aleyh” zamanında bir kimse vardı ki, hazret-i İmama haset ediyordu.
DüÅŸmanlık besliyordu hatta.
Bir bahçesi vardı nehir kenarında.
Bir gün, bu bahçede ziyafet tertib edip, hazret-i İmamı, talebesiyle birlikte yemeÄŸe davet etti.
Hazret-i İmam kabul etti bu teklifi.
Ancak talebesine;
- Ben yemek yemezsem, siz de yemeyin. Ne yaparsam, beni takib edin, buyurdu.
Ve geldiler adamın bahçesine.
Yemek zehirliymiÅŸ
Adam güler yüzle karşılayıp, yer gösterdi herbirine.
Ancak hazret-i İmam hemen oturmadı sofraya.
- Ellerimizi yıkayalım, buyurup akar suya doÄŸru yürüdü.
Talebeler de arkasından.
Gençler tahmin etmiÅŸlerdi ters bir ÅŸeylerin olacağını.
Bakalım, bu iÅŸte ne hikmet var diyorlardı içlerinden.
Velhasıl yıkayıp geri döndüklerinde, kıvranan bir kediyi gördüler hemen masaların yanında.
MeÄŸer zehirliymiÅŸ yemek.
Yemeden geri döndüler.
Hesaba çekileceÄŸiz
Bir gün, dersinde;
- Ahirette hepimiz hesaba çekileceÄŸiz. Fakat orada “Ne yaptın?” deÄŸil, “Niçin yaptın?” diye sorulacaktır.
- Yani niyet mi önemli efendim? dediler.
- Evet. Niyet çok mühim.
Sordular:
- Allah için yapmışsak efendim?
- O amelin faydasını görürüz ahirette.
- Ya nefsimiz içinse efendim?
- O zaman hiçbir menfaatini göremeyiz. Eski paçavra gibi çarpılır suratımıza.
|