Büyük İslam alimlerinden Muhammed Bâkibillah “kuddise sirruh” hazretleri, bir sohbetinde; 
- Allahü teâlânın sevgisine kavuşmak isteyenin, önce itikadını, hak yoldaki âlimlerin, yani Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerine göre düzeltmesi lazımdır, buyurdu. 
 
Sordular: 
- Neden Ehl-i sünnet âlimleri efendim? 
- Çünkü bu derin âlimler, bütün bilgilerini, Eshab-ı kiramdan aldılar. Kendi düşüncelerini ve felsefecilerin fikirlerini, bunlara karıştırmadılar. 
 
- İtikattan sonra mühim olan nedir efendim? 
- Bundan sonra, herkese lazım olan fıkıh bilgilerini öğrenmeli ve bu öğrendiklerini yapmalıdır. 
 
- Daha sonra efendim? 
- Ondan sonra, Allahü teâlâyı zikretmeli, hatırlamalıdır. Yani her işi yaparken; “Bu işi nasıl yaparsam Rabbim beğenir?” diye düşünmelidir. 
 
- Bu da zikir olur mu efendim? 
- Elbette. Zikir, hatırlamak demektir zaten. 
 
Ölüm, mümine hediyedir 
 
Bir gün de bazı sevdikleri; 
- Efendim, bize ölümden bahseder misiniz, dediler. 
- Müminin ruhunun bedenden ayrılması, esirin hapisten kurtulması gibidir, buyurdu. 
 
Ve ekledi: 
- Mümin öldükten sonra, bu dünyaya geri gelmek istemez. Yalnız şehitler, dünyaya geri gelip, bir daha şehit olmak ister. 
 
Sordular: 
- Ölüm mümin için iyi midir yani? 
- Evet. Dünyanın iyiliği gitti. Kederleri kaldı. Bundan dolayı ölüm, her Müslüman için hediyedir, nimettir. Mümine yapılacak ikramlardan birincisi, ölümdeki sevinçtir. 
 
Ve özetledi: 
- Velhasıl ölüm, her mümine hayatından daha iyidir.
   |