Celaleddin-i Hindi, çok büyük evliya zat.
Tesirli sözleriyle ederdi çok nasihat.
Bir gün de buyurdu ki: (İnsanlar, göze deÄŸil,
Akla tâbi olmalı, odur rehber ve delil.
Ebu Cehil, sadece göze tâbi olarak,
Kâfir olup, sonsuz bir azabı eyledi hak.
Hazret-i Ömer ise, tâbi oldu aklına.
İman edip, kavuştu Rabbin iltifatına.
Bir Allah adamını tanıyıncaya kadar,
Akıl, belli ölçüde, belki bir iÅŸe yarar.
Ve lakin kavuÅŸunca bir mürÅŸid-i kâmile,
Artık bir iş yapması uygun olmaz aklıyle.
Kendi aklını atıp, o zata tâbi olur.
Yanlış bir iÅŸ yapmaktan böylelikle kurtulur.
Çünkü o büyük zatlar, Allah'ın izni ile,
Hep doğru karar verir, yanılmazlar az bile.
Aklı selim sahibi olur ki çünkü onlar,
Allah'ın yardımıyla, hep doğruyu bulurlar.
Aklı selim sahibi olmayan kişiler de,
Yanlış karar verirler, yaptığı çok iÅŸlerde.
İşte bu yüzdendir ki, bir İslam âlimini,
Bulup, örnek almalı onun bütün halini.
Celaleddin-i Rumi, akla uymak babında,
Åžöyle buyurmaktadır Mesnevi kitabında:
Der ki: (Ben, ne zaman ki yüksek hocamı buldum,
Kendi aklımı atıp, ancak böyle kurtuldum.)
Sahabe-i kiram da, olur olmaz Müslüman,
Kendi akıllarını bıraktılar o zaman.
EÄŸer kavuÅŸulmazsa hakiki bir rehbere,
Onların kitabı da, rehberdir müminlere.
O halis kitapları okuyan bir Müslüman,
Çok istifade eder onların ruhlarından.)
Bir gün de buyurdu ki: (İslam’a hizmet için,
Üç hususa uyması lazım gelir kiÅŸinin.
Bunlardan birincisi, (güler yüzlü) olmaktır.
Yani sevimli olup, kimseyi kırmamaktır.
Güler yüz ve tatlı dil, silahıdır bu asrın,
Ve hatta ilk şartıdır bu, muvaffak olmanın.
İkincisi (cömertlik), çokca vermek demektir.
Hiç bir ÅŸeyi yok ise, güler yüz göstermektir.
Üçüncüsü, (ihlaslı) olmasıdır kiÅŸinin.
Bu da, yapmak demektir her iÅŸi Allah için.
KonuÅŸur, vaaz verir, kitap yazar o, fakat,
Bütün bu hizmetlerden, beklemez bir menfaat.
Yani Allah yolunda bir hizmet etti diye,
Beklemez hiç kimseden bir karşılık, hediye.
Hatta kalbinden bile geçirmesi yakışmaz.
Yoksa, hizmetlerinin hiç faidesi olmaz.
Allah yolunda hizmet, Allah için yapılır.
Yoksa, o iÅŸ mahÅŸerde, suratına çarpılır.)
|