Bir yıl hazret-i Ömer, emredip askerine,
Gazaya göndermiÅŸti, İran’ın üzerine.
DüÅŸmanla, ÅŸiddetli bir savaÅŸa giriÅŸtiler.
Allah’ın yardımıyla, zafere eriÅŸtiler.
Sayısız ganimetle döndüler Medine’ye.
Bu sevinç ve sürurla, çıktılar Halifeye.
Yüz vermedi Halife, onlara o gün fakat.
Hatta soÄŸuk davranıp, etmedi hiç iltifat.
Onlar bunu görünce, yıkıldılar adeta.
Dediler ki: (Muhakkak, iÅŸledik biz bir hata.)
Ve oÄŸlu Abdullah’ı, hatırladılar o an.
Dediler: (Bu hususu, soralım gidip ondan.)
Geldiler Abdullah’ın yanına onlar derhal.
Anlatıp, dediler ki: (Böyledir iÅŸte ahval.
Gazadan, zafer ile döndüÄŸümüz halde biz,
Nedense yüz vermedi, bize hiç pederiniz.
Halbuki bundan evvel, dönünce bir gazadan,
Ayrı ayrı iltifat ederdi bize baban.
Muhakkak hatamız var, bunu biz biliyoruz.
Ama nedir o hata, öÄŸrenelim diyoruz.)
Abdullah ibni Ömer, sordu ki haziruna:
(Siz böyle mi çıktınız, babamın huzuruna?)
MeÄŸer onlar, İran’dan, görkemli elbiseler,
Giyip de, o ÅŸekilde huzuruna girmiÅŸler.
Çıkararak hemence, o üstündekileri,
Giydiler her zamanki, eski elbiseleri.
İzin alıp, huzura girince tekrar yine,
Çok iltifat eyledi, bu sefer herbirine.
Hal ve hatırlarını, sorarak hem de bizzat,
Hepsiyle ilgilenip, eyledi çok iltifat.
Birisi, cesarete gelerek sahabeden,
Bu iÅŸin hikmetini, edeple sordu hemen.
Dedi ki: (Bundan önce, geldiÄŸimizde size,
Hikmeti ne idi ki, bakmadınız hiç bize?)
Buyurdu: (O esvapla, görünce sizi o an,
Åžöyle geldi kalbime, hiç elimde olmadan:
DeÄŸiÅŸti sahabenin bugün elbiseleri.
Bu gidiÅŸle ilerde, deÄŸiÅŸir hep kalbleri.
Yarın mahÅŸer gününde, kavuÅŸunca Resule,
Korkarım, sorar bana: (Ya Ömer, bana söyle!
Görmedin mi gazadan geri dönen erleri?
Nasıl değiştirdiler, onlar elbiseleri.
Sonra, kalbleri dahi değişti de onların,
Bunları göre göre, niçin mani olmadın?)
İşte, bundan ötürü, siz gazadan dönünce,
İltifat edemedim, sizi öyle görünce.
Vakta ki çıkardınız, siz o elbiseleri.
Zail oldu endiÅŸem, iyi gördüm sizleri.) |